←Prev   Nun-Dal-Ye  Next→ 

ن د ى
Nun-Dal-Ye
Kökün genel değeri.
feryat (cehennem ehlinin birbirlerine seslenecekleri) , münadi, seslenen, çağıran , sonra, nihayet, birbirlerine nida ettiler, seslendiler , böylece, o zaman ona seslendi , bunun üzerine ona nida etti , böylece, o zaman nida ettiler, seslendiler, feryat ettiler , o zaman, böylece nida etti , nida eden, davetçi , bize nida etti , ona nida etti, seslendi , nida edin, çağırın , seslendi, çağırdı, nida etti , nida, çağırdığınız , toplantılarınızda , seslendik , onun meclisi, yakın çevresi, yardımcıları , seslenerek , meclis, toplantı yeri , nida olundu , ve ikisine seslendi , ve seslendiler , ve seslendiler , ve ona seslendik , ve bağırarak , nida edilir (seslenilir) , nida etti, seslendi , nida edilir, seslenilir , sana seslenirler , onlara seslenilir (onlara seslenirler) , davet ediyor , onlara seslenir
   l-tanādi   (1)

40:32
\"Ey toplumum, sizin adınıza o bağırıp-çağrışma gününden korkuyorum.\

   l-munādi   (1)

50:41
Haykıranın çok yakın bir yerden sesleneceği günü dinle!

   fatanādaw   (1)

68:21
Sabaha çıktıklarında birbirlerine seslendiler:

   fanādāhā   (1)

19:24
Altından ona şöyle seslendi: \"Tasalanma, Rabbin senin alt yanında bir su arkı vücuda getirdi.\

   fanādathu   (1)

3:39
Zekeriyya mihrapta durmuş dua ederken/namaz kılarken, melekler ona şöyle çağırmıştı: \"Allah sana, Allah'tan bir kelimeyi doğrulayıcı bir efendi; nefsine egemen bir benlik, hayır ve barışı sevenlerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeliyor.\

   fanādaw   (2)

54:29
Arkadaşlarını çağırdılar, o da hançerini kapıp deveyi boğazladı.

38:3
Onlardan önce nice nesilleri helâk ettik biz, bağrıştılar onlar, fakat kurtuluş yoktu; geçmişti zaman.

   fanādā   (2)

21:87
Ve Zünnûn. Hani, kızarak gitmişti de ona asla güç yetiremeyeceğimizi/ölçüyü kendisine uygulamayacağımızı sanmıştı. Sonra, karanlıkların bağrında şöyle yakardı: \"Senden başka ilah yok, tespih ederim seni! Kuşkusuz, ben zalimlerden oldum.\

79:23
Derken, bir araya toplayıp bağırdı.

   munādiyan   (1)

3:193
\"Ey Rabbimiz! Bir çağırıcının, 'Rabbinize inanın!' diye imana çağırdığını işittik ve iman ettik. Ey Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla bizim. Kötülüklerimizin üstünü ört ve bize iyilerle birlikte ölmek nasip et.\

   nādānā   (1)

37:75
Yemin olsun, Nûh bize yakarmıştı da ne güzel karşılık vermiştik biz.

   nādāhu   (1)

79:16
Hani, Rabbi ona, kutsal vadide, Tuva'da seslenmişti:

   nādū   (1)

18:52
Bir gün Allah şöyle diyecektir: \"O bir şey zannettiğiniz ortaklarımı çağırın!\" Hemen çağırdılar ama onlar kendilerine cevap vermedi. Biz onların aralarına tehlikeli bir uçurum/yıkıcı bir düşmanlık koyduk.

   nādā   (3)

21:83
Ve Eyyûb... Rabbine şöyle yakarmıştı: \"Dert/zorluk gelip çattı bana; sen, rahmet edenlerin en merhametlisisin!\

38:41
Kulumuz Eyyûb'u da an! Hani, Rabbine şöyle seslenmişti: \"Şeytan bana bir yorgunluk ve azap dokundurdu.\

68:48
Artık, Rabbinin hüküm vermesi için sabret! Balığın dostu Yûnus gibi olma! Hani o, öfkelendirilmiş bir halde yakarmıştı.

21:76
Nûh'a gelince, o da daha önce bize yakarmıştı. Yakarışına cevap verdik de onu ve ailesini, o büyük sıkıntıdan kurtardık.

21:89
Ve Zekeriyya. Hani, Rabbine yakarmıştı: \"Rabbim, beni yapayalnız, bir başıma bırakma! Sen, Vâris olanların/mirasçıların en hayırlısısın!\

19:3
Hani o, Rabbine gizli bir sesle seslenmişti de,

26:10
Rabbinin Mûsa'ya, \"Zulüm sergileyenler topluluğuna git\" diye seslenişini hatırla.

   nādaytum   (1)

5:58
Namaza/duaya çağırdığınızda onu oyun ve eğlence edindiler. Böyle yaptılar; çünkü onlar akıllarını işletmeyen bir topluluktur.

   nādīkumu   (1)

29:29
\"Erkeklere gidiyorsunuz, yol kesiyorsunuz, toplantılarınızda çirkinlikler sergiliyorsunuz, öyle mi?\" Toplumunun cevabı sadece şunu söylemek oldu: \"Eğer doğru sözlülerdensen, hadi getir bize Allah'ın azabını!\

   nādaynā   (1)

28:46
Ve sen, biz seslendiğimizde, Tûr tarafında da değildin. Sen, senden önce kendilerine uyarıcı gelmemiş bir toplumu uyarmak için Rabbinden bir rahmetsin. Bu sayede onların düşünüp öğüt almaları umuluyor.

   nādiyahu   (1)

96:17
Hadi çağırsın derneğini/kurultayını!

   nidāan   (1)

19:3
Hani o, Rabbine gizli bir sesle seslenmişti de,

   nadiyyan   (1)

19:73
Onlara ayetlerimiz açık-seçik okunduğunda, inkâr edenler inananlara şöyle derler: \"İki zümreden hangisi makamca daha üstün, meclisce daha güzel?\

   nūdiya   (2)

27:8
Mûsa ateşe vardığında şöyle çağrıldı. \"Ateşteki kimse de ateşin çevresindekiler de kutsal ve bereketli kılınmıştır. Ve âlemlerin Rabbi olan Allah, bütün eksiklik ve iğretiliklerden arınmıştır.\

28:30
Oraya vardığında o bereketli toprak parçasındaki vadinin sağ tarafından, bir ağaçtan şöyle seslenildi: \"Ey Mûsa! Âlemlerin Rabbi Allah benim, ben!\

62:9
Ey inananlar! Cuma günü, namaz/dua için çağrı yapıldığında, Allah'ı anmaya/Allah'ın Zikri'ne koşun! Alış-verişi bırakın! Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.

20:11
Onun yanına geldiğinde kendisine \"Mûsa!\" diye seslenildi.

   wanādāhumā   (1)

7:22
Nihayet onları kandırarak aşağı çekti. O ikisi ağaçtan tadınca çirkin yerleri kendilerine açıldı. Bahçenin yapraklarından yamalar yapıp üzerlerine örtmeye başladılar. Rableri onlara seslendi: \"Ben size bu ağacı yasaklamadım mı? Ben size, şeytan sizin için açık bir düşmandır demedim mi?\

   wanādaw   (2)

43:77
Şöyle seslenecekler: \"Ey Mâlik! Rabbin işimizi bitirversin.\" O şöyle diyecek: \"Bekleyeceksiniz!\

7:46
İki taraf arasında bir perde, A'raf üzerinde de herkesi yüzlerinden tanıyan erler vardır. Cennet halkı, özleyip durdukları halde henüz ona girmemiş olanlara şöyle seslenirler: \"Selam size!\

   wanādā   (4)

11:42
Gemi onları, dağlar gibi dalgalar üstünden yürütüp götürüyordu. Nûh onlardan ayrı bir yerde duran oğluna seslendi: \"Oğulcuğum, bizimle beraber bin, kâfirlerle beraber olma.\

11:45
Bu arada Nûh, Rabbine yakardı da dedi ki: \"Rabbim, oğlum benim ailemdendi! Senin vaadin elbette haktır. Sen hâkimlerin, hükmü en güzel verenisin.\

7:48
A'raf halkı, yüzlerinden tanıdıkları bazı erkeklere seslenip şöyle derler: \"Bir araya gelmeniz de büyüklük taslamanız da size hiçbir yarar sağlamadı.\

43:51
Firavun, toplumu içinde haykırıp şöyle dedi: \"Ey toplumum! Mısır'ın mülk ve yönetimi benim değil mi? İşte şu nehirler benim altımdan akıyor. Görmüyor musunuz?\

7:44
Cennet halkı ateş halkına şöyle seslenir: \"Biz, Rabbimiziin bize vaat ettiğini gerçek bulduk. Peki siz, Rabbinizin size vaat ettiğini gerçek buldunuz mu?\" Onlar, \"Evet!\" derler. Aralarından bir duyurucu şunu ilan eder: \"Allah'ın laneti, zalimlerin üzerine olsun!\

7:50
Ateş halkı, cennet halkına seslenir: \"Şu sudan yahut Allah'ın sizi rızıklandırdığından biraz da bize akıtın.\" Şu cevabı verirler: \"Allah, o ikisini de, küfre sapanlara haram kılmıştır.\

   wanādaynāhu   (2)

37:104
Biz şöyle seslendik: \"Ey İbrahim!\

19:52
Ona Tûr'un sağ tarafından seslendik. Onu, fısıldaşan kimse kadar yaklaştırdık.

   wanidāan   (1)

2:171
O küfre sapanların durumu, bağırıp çağırma dışında bir şeyi işitmeyen varlıklara haykıranın durumuna benzer. Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bu yüzden akıllarını işletemezler onlar.

   wanūdū   (1)

7:43
Göğüslerinde düşmanlıktan ne varsa söküp atmışızdır. Irmaklar akar altlarından. Şöyle derler: \"Hamt olsun bizi buraya ulaştıran Allah'a. Eğer Allah bize kılavuzluk etmeseydi, biz buraya ulaşamazdık. Yemin olsun ki, Rabbimizin resulleri gerçeği getirmişler.\" Şöyle seslenilir: \"İşte size, yaptıklarınıza karşılık mirasçı kılındığınız cennet!\

   yunādi   (1)

50:41
Haykıranın çok yakın bir yerden sesleneceği günü dinle!

   yunādawna   (2)

40:10
Küfre batmış olanlara şöyle haykırılır: \"Allah'ın öfkesi, sizin kendi benliklerinize öfkenizden elbette ki daha büyüktür. Hani, siz imana çağrılıyordunuz da inkâr ediyordunuz!\

41:44
Eğer biz onu yabancı dilde bir Kur'an yapsaydık, elbette şöyle diyeceklerdi: \"Ayetleri ayrıntılı kılınmalı değil miydi?/Arap'a yabancı dil mi?/ister yabancı dilde, ister Arapça!\" De ki: \"O, iman edenler için bir kılavuz, bir şifadır. İnanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır. Ve Kur'an, onlar için bir körlüktür. Böylelerine, çok uzak bir mekândan seslenilmektedir.\

   yunādūnaka   (1)

49:4
Odalarının arkasından sana seslenenlere gelince, onların çoğu aklını çalıştırmamaktadır.

   yunādūnahum   (1)

57:14
Onlara seslenirler: \"Biz sizinle değil miydik?\" Derler ki: \"Evet, bizimleydiniz. Ancak siz kendinizi yaktınız, bekleyip durdunuz, şüphe ettiniz, hayal ve kuruntular/hurafeler/anlamını bilmeden okuyuşlar sizi aldattı; nihayet Allah'ın emri geldi. O yaman aldatıcı, sizi Allah ile aldattı.\

   yunādī   (1)

3:193
\"Ey Rabbimiz! Bir çağırıcının, 'Rabbinize inanın!' diye imana çağırdığını işittik ve iman ettik. Ey Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla bizim. Kötülüklerimizin üstünü ört ve bize iyilerle birlikte ölmek nasip et.\

   yunādīhim   (1)

28:65
Allah o gün onlara seslenir de şöyle der: \"Hak elçilerine ne cevap verdiniz?\

41:47
Kıyamet saatine ilişkin bilgi, Allah'a bırakılır. O'nun ilmi dışında ne meyveler kabuğundan çıkar ne de bir dişi gebe kalır veya doğurur. \"Ortaklarım nerede?\" diye seslendiği gün, şöyle diyeceklerdir: \"Bizden hiçbir tanık olmadığını sana arz ederiz.\

28:62
O gün onlara seslenerek şöyle diyecek: \"O kendilerini bir şey sandığınız ortaklarım nerede?\

28:74
Gün olur, seslenir onlara da şöyle der: \"O, bir şey zannettiğiniz ortaklarım nerede?\

Teşekkür ederim:
IslamAwakened
bu kök sayfaları mümkün kılan herkese teşekkür etmek istiyor.
Çalışmadan formüle etmek için ilham aldık...